Uçuyorum durmadan ben pilot muyum?


Uçuyorum durmadan ben pilot muyum?

Havada süzülürken, arkama yaslanıp manzarayı seyrediyorum. Ayaklarımı pencerenin kenarlarına uzatıyorum, elektronik dergileri karıştırıyorum. Püfür püfür bir rüzgar doluşuyor içeriye, ılık, ama pencereden değil havalandırmadan… Bu hızla –saatte en az 200 kilometre- giderken pencereyi açmak için deli olmak gerekir. Müzik ahenkle dalgalanıyor, baslar boğulmuyor, tizler patlamıyor. Dışarıdaki yakıcı güneşi unutuyorum rengi otomatik olarak kararan camlar sayesinde. Dış ses yok gibi. Çünkü 320 beygir gücü motora sahip otomobilim helikopterden çok daha sessiz çalışıyor.

Evet havadayım ve otomobilimdeyim. Yıl 2032. On yıllardır uçmaya hazırlanan otomobil teknolojisi 2010’dan bu yana havalanmak üzereydi zaten. Ben de 2030’dan beri ulaşımımı uçarak sağlıyorum. GPS’im ve 3 boyutlu kameralarımla yolumu şak diye buluyorum, hata payım birkaç santimetreyi geçmiyor. Tek sıkıntı yine ve her zamanki gibi şoförler… Kendini kamikaze pilotu sanan delirmiş şoförler var artık. Ama lastikler otobana değdiğinde ve kanatlarımız kapandığında ışıklı ve akıllı yollar bekliyor bizi. Otoban şeritleri gündüz şarj olup gece görüşünü artırıyor. Otomobillerimizi LED sokak lambalarıyla şarj edebiliyoruz.

Arkadan yaklaşan ve giderek yükselen bir ses duyuyorum. Polis sireni ama hız limitini aşmış olmam mümkün değil. Arkama dönüp yaklaşan cismin ne olduğunu anlamaya çalışırken, düşüyorum. Kafamı yatağın kenarına vurunca uyanıyorum. Olsun. Bahsettiğim teknolojiler nasıl olsa var. Bir gün işe giderken havada süzüleceğimi biliyorum.

POPÜLER YAZILAR