Filtre kahvenizi nasıl alırdınız?


Filtre kahvenizi nasıl alırdınız?

Kültürümüzün ayrılmaz parçası olan kahve, evimizin ve ofisimizin başköşesindeki yerini her zaman koruyor. Kahve tiryakilerinin en sevdiği kahve çeşitlerinden birisi olan filtre kahvenin ise yeri bambaşka…

Dost sohbetlerinin, yoğun iş temposu olan ofislerin ve uykusuz geçen uzun gecelerin ayrılmaz bir parçasıdır kahve… Mis gibi kokan kahveden bir yudum almak bile, keyfimizi yerine getirmeye, bizi dinç tutmaya yeter. Hayatımızın ayrılmaz parçası olan kahvenin, kültürümüzde de önemli bir yeri vardır. Bu nedenle, “Bir kahvenin 40 yıl hatırı vardır” sözünü hiç unutmayız.

Kahve kültürünün dünyada da, ülkemizde de yaygınlaşmasıyla birlikte, filtre kahve de hayatımızda yer etmeye başladı. Filtre kahve, çok keyif veren bir kahve olmanın yanında, sağlığımız için de oldukça faydalı. Düzenli olarak filtre kahve tüketmek, kalp ve karaciğer hastalıklarından koruyor. Ayrıca içindeki antioksidanlar, B2, B3, B5 vitaminleri, magnezyum ve potasyum da vücut için çok yararlı. Kahvenin içindeki kafein, beynin bir tür mutluluk hormonu olan ‘dopamin’ hormonunu salgılamasını sağlıyor. Yani filtre kahve içince, mutlu oluyoruz ve enerjimiz artıyor.        

Filtre kahve, öğütülmüş kahve çekirdeklerinin üzerinden 90-95 derecelik suyun geçirilerek demlenmesiyle elde ediliyor. Sıcak su ile öğütülmüş kahve, filtrenin içinde bir süre demlendiği için, filtre kahveden rahatlıkla aroma tadı alınabiliyor. Telvesiz olduğu için de, içimi diğer kahvelere göre çok daha rahat oluyor. Bu rahat içimli kahveyi elde etmek için gerekli olan ve ‘coffee percolator (kahve süzücü)’ olarak adlandırılan, ilk süzgeçli filtre kahve yapma makinesini, 1865 yılında Amerikalı James Nason icat etmiş. Patenti alınan bu kahve makinesi, 1869’da Hanson Goodrich tarafından geliştirilmiş.    

1908 yılında ise Melitta Bentz isimli Almanyalı bir ev hanımı, ilk kâğıt filtreli kahve makinesini icat etmiş. Bentz, içtiği kahvenin tortusundan rahatsız olmuş ve tortuyu kahveden ayırmak için bir yöntem denemiş. Pirinçten bir tencerenin dibine delikler açan Bentz, bir kâğıdı bu düzeneğin üzerine yerleştirmiş ve böylece kahvesini içinde hiçbir topaklanma olmadan filtrelemiş. Aynı yıl içinde de bu icadının patentini almış ve icadını marka haline getirmiş. 1950 yılında vefat eden Bentz’in kurduğu şirket halen faaliyetlerini yürütüyor.

1929 yılına gelindiğinde, Milanolu tasarımcı Atillo Calimani ‘French Press (Fransız Presi)’ isimli kahve demleme makinesini geliştirmiş. Bu makine, silindir biçimindeki cam bir kapla, metal bir filtre bulunan presten oluşuyormuş. 1954 yılında ise Almanya’da damla damla kahveyi süzen ilk elektrikli kahve makinesini Gottlob Widmann tasarlamış. Bu makine, 1972 yılında Amerika’da en popüler kahve demleme makinesi haline gelmiş.

Günümüzde filtre kahve makineleri de, teknolojinin hızlı gelişimine ayak uydurdu. Bu makineler, tek bir dokunuşla öğütme, sıkıştırma ve demleme işlemlerini otomatik olarak yapabiliyor. Üstelik 2 ila 6 dakika içinde kahveniz demlenerek içime hazır hale geliyor.  

Herkesin filtre kahve tercihi farklıdır. Kimisi kahveyi yoğun kıvamda severken, kimisi ise daha yumuşak içimli bir kahve tercih edebilir. Ancak iyi bir filtre kahvenin bazı özellikleri vardır. İşte size birkaç ipucu:  
* Kahvenin uzun süre taze kalabilmesi için kahveyi öğütülmüş olarak değil, çekirdek olarak satın alabilirsiniz. Böylece el değirmeni ya da öğütme makinesini kullanarak ihtiyaç duyduğunuz miktarda kahveyi öğütebilirsiniz.
Böylece farklı kahveleri harmanlama şansınız da olur.  
* Kaliteli bir filtre kahve tüketmek için; kaliteli kahve çekirdeği kullanmaya, kahve çekirdeklerinin demleme aracına uygun olarak öğütülmesine, kahveyi demledikten sonra uzun süre bekletmemeye ve yeniden ısıtarak tüketmemeye özen göstermelisiniz. 
* Yumuşak içimli bir filtre kahve istiyorsanız, tek kullanımlık kâğıt filtreye, daha yağlı ve yoğun bir kahve tüketmek istiyorsanız da, metal filtreye sahip kahve makinesi tercih etmelisiniz.     

POPÜLER YAZILAR